ZİGANA KAYAK MERKEZİNE GİTTİK - Hasan İNCE

Eylemler Anıtlarımızdır

BÜLTEN

5 Ocak 2019 Cumartesi

ZİGANA KAYAK MERKEZİNE GİTTİK




Kış ayıyla birlikte doğa yürüyüşlerimiz ve gezilerimiz sekteye uğrayınca canımız sıkıldı elbette. Bize hareket lazımdı, aksiyon lazımdı. Kayak sezonunun açılmasıyla aksiyon başladı :)

Sabahın erken saatlerinde çıktık yola. Açık ve güzel sandığımız hava yükseklere çıktıkça kapanmaya ve soğumaya başladı. Dün geceden yağan karın da etkisiyle kapanmış olup açma ve temizleme çalışmalarının devam ettiği bozuk yollardan ilerleyerek tesislere ulaştık. İlk olarak Zehir Hüseyin’in mekanına giderek sıcak sobanın başında ısındık. Ardından sıcak bir çay içerek içimizi de ısıtmaya çalışarak kendimizi hazırlamaya çalıştık. Neye mi, tabi ki ilk kayak deneyimize :)

Gişeye giderek işlemleri hallettik ve ilk kez elimize almamızdan ötürü çok tuhaf bulduğumuz kayak ayakkabılarımızı giydik. 15-20 dakikalık bir bekleyişin ardından görevlilerden birisi kayak takımlarını da bize teslim etti ve nasıl kullanacağımızı gösterdi. Ayağımızda o tuhaf ayakkabı ve omuzuma attığım kayak kızağıyla birlikte parkura doğru ilerlemeye çalıştık. Zar zor ilerlerken üşümeye, eldiven ve bere almamış olmanın pişmanlığını yaşamaya başladım.
İki adet parkur vardı ama birisi profesyonel kayakçılar içindi ve şu an hizmete kapalıydı. Bizim gibi amatörlerin bulunduğu parkura giderek kızağı ayağımıza takmaya çalıştık. Evet çalıştık ve başaramadık. Çünkü kızak bir türlü görevlinin gösterdiği şekilde ayakkabıya monte olmuyordu. Bir ara Selim Hoca’mın kızağı sağ ayağına takmayı başardığını görünce medet uman gözlerle nasıl taktığına baktım. Ama kendisi de bilmiyor ve nasıl başardığına şaşırıyordu. Mehmet Hoca’mla ben bir öte bir beri uğraşmaya devam ediyor ve Selim taktı biz de takabiliriz diye düşünüyorduk. Bu arada iyice üşümüştük ve Mehmet sinirlenip söylenmeye başladı.

Yanımızda bizim gibi takamayanlar olduğu gibi daha önce birkaç kez kayanlar vardı ve onlar açık alanda takmanın zor olduğunu kapalı alana gitmemizi söylediler. O an çok tuhaf hissettim. 15 metre ilerimizdeki kapalı alan varken açık alanda donuyorduk. Adeta sürünerek Selim’le kapalı alana gittik. Selim’le diyorum çünkü Mehmet pes etmiş ve söylenerek kayak takımını teslim etmek için geri dönmüştü. Kapalı alan da çok soğuktu ama en azından rüzgara ve rüzgarın önünde uçuşan karlardan bizi koruyordu. Ayakkabımızı ve kızağı güzelce temizledik ve uzun uğraşlar sonucu kızağı ayakkabıya monte etmeyi başardım. Ardından bir süre sonra Selim de başardı ve kendimizi dışarı attık.
Bir süre de bizi yukarıya ulaştıracak olan tele tutunmayı ve düşmeden gitmeyi başarmak için uğraştık. Sonunda kaymaya başladık desem haksız sayılmam. Burada bizim gibi amatör çoktu ve onların arasında kaymaya çalışmak zor değildi. Zaman ilerledikçe de kaymayı başardık ve zevkle kaymaya başladık.

Uzun uğraşlar sonucu kaymaya ve zevk almaya başladığımız pistten ayrılmak istemedik. Kaydıkça şovlar da yaparak kendimi şımarttım doğrusu.  Yaklaşık 2 saat büyük bir zevkle kaydık. İyice üşüdüğümüzü hissettiğimizde kaymayı bırakıp ısınmaya gittik.

Isınıp çaylarımızı içtikten sonra bu kez de normal kızak alarak başka bir parkura gittik. Küçükken bizim ahşaptan yaptığımız ve kaykı dediğimiz bu kızaklar plastikten yapılmaydı ve çok hafifti. Üç arkadaş dönüşümlü binerek biraz daha keyif yaptık ve günü tamamladık. Ardından yine Zehir Hiseyin’e giderek güzel bir yemek yedik ve Köse’ye döndük.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Post Bottom Ad

Responsive Ads Here

Pages