BİR YUSUF HİKAYESİ - Hasan İNCE

Eylemler Anıtlarımızdır

BÜLTEN

19 Nisan 2018 Perşembe

BİR YUSUF HİKAYESİ


Sanma ki her kalıbın, içindeki insandır, insanı farklı kılan merhamettir, vicdandır.

Teneffüs vakti…                                                                                                                                                  

Yusuf sınıfta oynarken birden oyuncak stetoskopunu alarak yanıma yaklaştı. Elimden tutarak beni tahtanın önüne götürdü.  Parmaklarıyla tahtayı gösterip bir şeyler söylemeye çalıştı. Konuşma güçlüğü çektiği ne söylemek istediğini anlamamıştım. Söylemek istediği şeyi anlamadığını fark edince koltuğumu aldı ve tahtanın önüne götürdü. Ardından koltuğa çıktı ve tahtanın üstündeki oyuncak tavuğa uzandı. ‘’öldü vah, öldü…’’ diyordu. İşte o zaman anlamıştım ne demek istediğini:               Birkaç gün önce muayene eldivenini şişirerek ondan tavuk yapmıştık. Güzel olanları da tahtanın üzerine yapıştırmıştık. Fakat şişen eldivenler zamanla buruşmaya ve güzelliğini kaybetmeye başladı. Buruşan oyuncak tavuklardan birisinin boynu da düşmüş ve yan yatmıştı. İşte Yusuf’un dikkatini çeken ve almak için uzandığı tavuk buydu. Tavuğu yapıştırıldığı yerden alan Yusuf masasının üstüne götürdü. Ardından kolonya ve peçete de alarak hasta olduğunu düşünüp ölmemesi için tedaviye başladı. Diğer arkadaşı Kevser ve Osman’dan da yardım alıyordu.                                                                                       
İşte benim minik öğrencimde kocaman kocaman insanlarda olmayan bir şey vardı; MASUMİYET… Bir yandan toplumun pek de kabullenmeye istekli olmadığı özel eğitime muhtaç çocuk, diğer yandan yine o toplumda olmayan bir vicdanı taşıyan koca yürekli çocuk…                                                                      

İyi ki benim öğrencimsin Yusuf’um; Bana çok şey öğretiyorsun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Post Bottom Ad

Responsive Ads Here

Pages